Geçmişten gelen bir sesin gölgesinde,
Gecenin kırık parçaları batıyor ayaklarıma
Sokak bomboş, her yer katran karası
Parçalanmış zihinlerin ve düşüncelerin yanından geçiyorum.
Havada birkaç kelimenin ağırlığı var.
Sinsice çökmüş ağır bir sisin içinde izliyorlar beni.
Acı bu sokaktan bütün geceye yayılmış gibi, keskin.
Karşıma çıkan ilk köşeden dönüyorum caddeyi
Ayağıma takılan küçük bir kızın parçalanmış bedeni ürkütüyor tenimi
Ayaklarımdan vücuduma hızla yayılan korkunç bir his;
nefesimi takıyor boğazıma,
Ağlayışını hiç duymadığım bu çocuğun sesi bütün geceyi çınlatıyor sanki,
yutkunamıyorum.
Gözlerimi ilk kez o zaman açtığımı hatırlıyorum.
Kızın içinde uzandığı kan gölünün sadece onun zayıf bedeninden değil,
etrafında saçılmış yüzlerce ölüden geldiğini idrak ettiğim o an.
Kadınlar, çocuklar, yüzleri parçalanmış onlarca adam,
kapısı sağlam gövdesi çürümüş bir binanın insanları gibi.
Orda o katran karası gecede,
zihnimin ufuk çizgisine varana kadar her yeri kaplamışlardı.
Belki bir belki birkaç saniye süren bu an sayesinde geçmişti
boğazıma takılan nefes.
Bir bebeğin ilk nefesi gibi önce boğmuş sonra akmıştı içime.
Artık vücuduma hüküm veren bir rahatlama vardı benliğimde.
Ama bu hissin nedenini biliyordum,
belki bir bebeğin ilk nefesini alırken ne hissettiğini bilmiyordum,
ya da o kız çocuğunun ölürken ne düşündüğünü, ama bunu biliyordum.
Güneş doğduğunda sisin içindekilerin ağzından döküleceği gibi,
Sessizce izleyen bütün o seslerin de bildiği gibi,
bugün burada bir çocuğun ölümü trajikti,
Ama yüzlercesi sadece sizi rahatlatan birer sayıdan ibaretti.
…
https://mucbirfanzin.blogspot.com/2020/12/mucbir-4sayi.html
Ebru KAYA







Yorum bırakın